Sendikal mücadeleci Afiyeddin Memmedov 8 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Hükme göre, Afiyeddin Memmedov’un, Sefer Hüseyinov isimli kişiyi bıçakla yaralamaktan suçlu bulunduğu belirtildi. Ancak avukatı Zibeyde Sadıkova, Afiyeddin Memmedov’un suçsuz olduğunu ve mahkeme sürecinde ona yöneltilen suçlamayla ilgili hiçbir somut kanıtın sunulmadığını ifade etti.

Avukata göre, Sefer Hüseyinov’un bıçaklandığı iddia edilen bölgede birçok güvenlik kamerası bulunuyor. Eğer gerçekten böyle bir olay yaşanmış olsaydı, soruşturma organları ve mahkeme, bir görüntü sunabilirdi. Ancak savunma tarafının çok sayıda talebine rağmen, olayın gerçekleştiği iddia edilen zamana ait görüntülerin alınması reddedildi:
“Mahkeme adaletsiz ve tek taraflı şekilde yürütüldü. Tarafların eşitliği ilkesi ihlal edildi, taleplerimiz reddedildi. Savcı, iddianameyi tekrarlayarak Afiyeddin Memmedov için 10 yıl hapis cezası istedi.”
Afiyeddin Memmedov, 14 yaşından itibaren çeşitli alanlarda çalıştığını ve adaletsizliklerle hiçbir zaman uzlaşmadığı için sonunda işini kaybettiğini söyledi.
2020 yılından itibaren, kendisi gibi düşünen ve hakları ihlal edilen işçilerin sesi olabilecek kişilerin toplandığı bir örgüt kurmaya karar verdi.
2022 yılının 1 Mart’ında “İşçi Masası” Sendikalar Konfederasyonu’nu kurarak, hakları ihlal edilen işçilerin sorunlarını gündeme taşıdı, bu alandaki yasal boşlukları ve insanlara çıkarılan zorlukları kamuoyuna duyurdu.
“Amacımız işçi sömürüsünün önüne geçmekti. Ama hükümet bizim adımlarımızı düşmanca karşıladı. Bize karşı baskılar ve işkenceler başladı. ‘Halkımız insan gibi yaşasın’ diyen bizlere zulmettiler. Örgütteki üç mücadele arkadaşımı uyuşturucuyla suçladılar. Beni ise daha önce üç kez idari olarak tutuklamışlardı. Şimdi de birini bıçaklamakla suçladılar. 34. karakolda ellerimi arkadan bağlayıp elime bıçak verdiler ki bıçakta parmak izlerim oluşsun. Tutuklu bulunduğum 16 ay boyunca hiçbir talebimiz kabul edilmedi. Mahkeme süreçleri saygısızca yürütülüyor. Bu mahkemede araştırma yapılmıyor, tam tersine suçlar örtbas ediliyor,” diye konuştu.

Afiaddin Mammadov’un Mahkemedeki Son Sözü
“14 yaşımdan beri farklı alanlarda işçi olarak çalıştım. Sömürüyle, adaletsizlikle barışmadığım için sonunda iş yerlerinden ayrılmak zorunda kaldım. Sessizlikle barışamadım ve kararlarımı kararlılıkla sürdürdüm. Çektiğim zorluklar benim için ağır olsa da… Çünkü gerçekleri unutarak, boş umutların peşinden gitmek benim için kabul edilemez. Yerinde oturarak her şeyin iyi olacağını ummak tam bir aptallıktır. Her şeyin iyi olması için çalışmalı, mücadele etmelisin. Bu hayatın kanunudur.
2020 yılında benim gibi düşünen, hakları için mücadele edecek insanların toplanacağı, tüm işçilerin sesi olacak bir örgüt kurmaya karar verdim. İşçi geçmişim bu yolumdaki en büyük avantajım olacaktı. Öyle de oldu ve yoldaşlarımla birlikte 1 Mart 2022’de ‘İşçi Masası Sendikalar Konfederasyonu’nu kurduk. İşçilerin sorunlarını gündeme getirdik, işçi hakları için mücadele ettik, mevzuattaki eksikliklerden ve gerekli düzenlemelerden bahsettik. Amacımız, işçi sömürüsünü engellemek, çalışma yasalarına uyumu sağlamak ve adalet sisteminin kurulmasında pay sahibi olmaktı. İktidar attığımız adımları düşmanca karşıladı. Bize baskılar, işkenceler uyguladı. Defalarca idari tutuklama cezası verdiler, işkence ettiler, şimdi de suçla itham ediyorlar. Ben ve üç mücadele arkadaşımı, ‘halkımız yaşasın, insan gibi yaşasın’ diyen bizleri, uyuşturucu ticareti, kullanımı, saldırganlık ve tanımadığım bir kişiye bıçakla zarar verme gibi absürt suçlarla suçladılar.
Diğer arkadaşlarım 3 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 34. Polis Karakolu’nda ellerim arkadan kelepçelenip zorla elime bıçak koyulduğunu söylememe rağmen, kamera kayıtlarını talep etmemize rağmen (taleplerimiz reddedildi), “mağdurun” ve “tanıkların” ifadeleri hem soruşturmada hem de mahkemede farklı olmasına rağmen, savcı benim suçlu olduğuma karar verip 10 yıl hapsimi talep ediyor. 16 aylık süreçte tek bir talebimiz kabul edilmedi. Mahkeme süreçleri riyakarlar tarafından onursuzca yürütüldü.
Bu mahkemelerde herhangi bir suç soruşturması yapılmıyor. Yaşanmış ve devam eden suçlar örtbas ediliyor. Herkes biliyor ki, ne ben ne de arkadaşlarım suçluyuz. Savcı ve hakimler başta olmak üzere burada oturan herkes bundan emin. Eğer suçumuz varsa o da eleştirmek ve talepte bulunmaktır, adaletsizliklere karşı mücadeledir, işçilerin yanında olmamızdır, bu vatanı, bu milleti sevmemizdir, vicdanla yaşamamızdır, herkes gibi susmamamızdır.
Bizi hapse atarak aile şirketlerinin sömürdüğü, köleleştirdiği işçilere, emekçi halka gözdağı veriyorlar, onları susturmak istiyorlar. Ben ve arkadaşlarım seçilmiş kurbanlarız. Dina Kaminskaya’nın ‘Bir Avukatın Notları’ kitabında dediği gibi: ‘Boynun varsa takacak ip bulunur.’ İşlemediğimiz suçlarla suçlanmamız, iktidar sınıflarına karşı çıkmamızın cezasıdır.
Bizler, iktidar sınıfının işçileri, emekçi halkımızı, ülkemizi kendi çıkarlarına kurban etmesine engel olduk. Bu nedenle varlığımız onları korkutuyor. Eğer ben ve arkadaşlarım suçlu olsaydık ve varlığımız onları korkutmasaydı, emekçi bir kadına baltayla zarar veren Ağadadaş Ağayev gibi soruşturma ve yargılama sürecinde evimde olurdum. Korkuyorlar çünkü bizim maddi çıkarlarına zarar vereceğimizi, ayrıcalıklı konumlarını sarsacağımızı düşünüyorlar.
Her şeye rağmen umutluyum ve vicdanımla yaşadığım için aldığım cezadan rahatsız değilim. Gençlerden umutluyum. Onların bizim başlattığımız yolu devam ettireceklerine inanıyorum. Bu ülkenin işçileri söz sahibi olacak! Kızıl yıldız yaklaşıyor, karanlık gökyüzü aydınlanacak!”