‘’Silahla kurulan faşist rejimler, ancak silahla devrilir.’’
–1 Ekim Anti-Faşist Direniş Örgütü, (GRAPO) 1999.
İspanya’da Silahlı Devrimcilik geleneği GRAPO ile başlamadı. Yakın İspanya tarihinde Asturias Madenci ayaklanmasından, İspanya iç savaşına, Faşist Diktatörlük döneminden 2000’lerin sonuna kadar Devrimci şiddet pratiği hiç eksik olmadı.
GRAPO, İspanya’nın en önemli döneminde sahneye çıktı: Faşist Franco diktatörlüğü çökerken! İspanya iç savaşı sonrası en ağır krizini yaşayan Franco rejimi, ülkenin birçok yerinde cereyan eden işçi direnişleri ve öğrenci isyanlarıyla boğuşurken halkı sindirmek için baskı mekanizmalarını devreye soktu. Bu, “terör yazı” olarak bilinen faşist saldırıların başlangıcıydı. Aynı yıl Franco tarafından çıkartılan “Terörle Mücadele’’ yasası geniş kitlelere korku yaymayı hedefliyordu. Akabinde; 27 Eylül günü 5 Devrimci bir miting öncesi sivil giyimli polisler tarafından katledildi.
İntikam
Dört gün sonra, 1 Ekim’de, Francocular meydanlarda faşist saldırıları kutlarken, beş polis Madrid’in farklı yerlerinde devrimciler tarafından vurularak cezalandırıldı. Bu eylemlerin uygulayıcıları, adını 1 Ekim’den alan ve ilk militanları PCE(r)-İspanya Komünist Partisi-Yeniden İnşa Örgütü saflarındaki Devrimcilerdi.
Tarihsel bir dönemden geçen İspanya’da Faşist Franco’nun yaşlılıktan ölümü sonrası oligarşi yoğun siyasal krize girmişti. Tam o günlerde, beş ay önce kurulmuş bir yeraltı örgütü olan İspanyol Komünist Partisi-Yeniden İnşa Örgütü (PCE-r) kadroları tarafından, 1 Ekim Anti-Faşist Direniş Grupları (GRAPO) 1975’te tarih sahnesine çıkarak kuruluşunu ilan etti. PCE(r), devrimci mücadeleyi büyütmek, halk düşmanlarını cezalandırmak ve bankaların kamulaştırılmasını gerçekleştirmek üzere birimler oluşturmuştu. Bu birimlerin çekirdeğinden GRAPO ortaya çıktı.
Sabırsızlık Zamanı Başlıyor
GRAPO, 8 Temmuz 1976’da faşistlerin kazandığı İspanya İç Savaşının 60. Yıl dönümünde, ülke çapında faşistlere ait 60 hedefi bombalayarak eş zamanlı bombalama rekoru kırdılar. Ancak istenmeyen kayıplar yüzünden bu eylemleri sahiplenmedi.
1976 Aralık ve 1977 Ocak aylarında GRAPO bir atılım süreci başlatarak yeni eylemlerle İspanya’yı sarstı; Meclis’te Konsey başkanı ve sermayedar olan Oriel Urquiso ve ardından Askeri Yargıç Korgeneral Villaescusa’yı kaçırıp, tutsak Devrimcilerin serbest bırakılması ve genel af talebinde bulundu.
Ocak 1977’deki eylemlerin sonucunda başlatılan polis operasyonunda Madrid ve Barselona’da 40 PCE(r) ve GRAPO üyesini tutuklandı. Polis operasyonlarında, GRAPO tarafından devrimci tutsaklarla takas edilmek ve yeni kurulan hükümeti af uygulamaya zorlamak için esir tutulan Korgeneral Villaescusa ve sermayedar Oriel’in hayatları kurtuldu. Medyada Örgütün çökertildiği haberleri dolaşırken GRAPO faşistlerden intikam almaktan geri durmuyordu. Bu kriz ortamında faşist bir paramiliter çetenin saldırısında beş solcu avukat katledildi edildi. Bu katliamın hemen ardından misilleme olarak iki GRAPO savaşçısı, faşist güçlere yönelik iki ayrı saldırıda iki polisi ve bir muhbiri Madrid’de cezalandırmış ve üç Sivil Muhafızı daha yaralamıştı.
GRAPO, 4 Haziran’da İspanya genel seçimlerin yapıldığı gün iki sivil polisi vurdu. Eylemin açıklamasında 1936’dan beri ilk genel seçim gününde faşist rejimin ve reformistlerin oynadığı bu tiyatroyu protesto ediyoruz denmişti. Bu eylem, GRAPO’nun faşizmin herhangi bir “demokratik” yolla yenilenmesini mümkün olmadığına cevap niteliğindeydi. Tartışmalar belirli politik ayrımlara sebep oluyordu ve bu süreçte GRAPO’dan ayrılan bir takım ekipler oldu.
27 Eylül 1977’de, Katliamlarda adı geçen Polis Amiri Herguedas, Madrid’de bir GRAPO savaşçısı tarafından vurularak öldürüldü. Sadece iki yıl önce beş anti-faşisti katleden eden faşist ekibin içindeydi.

1977 ve 1978’de atılımına devam eden GRAPO, çoğunlukla silahlı propaganda eylemleri ve askeri karargahlara yönelik bombalı saldırılar yaptı. Bu eylemlerde birçok GRAPO savaşçısı da hayatını kaybediyor ya da tutsak düşüyordu. Devrimci tutsakların üzerindeki işkenceleri protesto etmek için cezaevi müdürlerine yönelik seçici eylemler de yaptılar. En bilineni 22 Mart 1978’de, Cezaevleri Genel Müdürü Madrid’deki evinin yakınında vurularak öldürüldü.
ETA’nın Bask bölgesinde güçlendiği ve şiddet eylemlerini arttırdığı yıllarda GRAPO’nun en yoğun eylem gerçekleştirdiği yıl 1979’du: 9 Ocak’ta Yüksek Mahkeme’den bir faşist bir yargıç vurularak öldürüldü, 5 Mart’ta bir Ordu Generali, Madrid’in merkez caddelerinden birinde bir GRAPO suikast birimi tarafından arabasında seyir halindeyken çapraz ateşle cezalandırıldı. Ve 6 Nisan’da Ulusal Polis Siyasi Şube Şefi, Sevilla kentinde kafasına tek kurşunla yok edildi. 1979 yılında GRAPO tarafından İspanya çapında şehir gerillasının eylemlerinde 27 faşist cezalandırıldı ve ayrıca birçok bombalı saldırı gerçekleştirildi.
Öte yandan GRAPO ve PCE(r) militanları bunun için ağır bir bedel ödedi: 7 militan hayatını kaybetti ve 100’den fazla devrimci tutsak düştü. Komünist örgüt, dernek ve yayın kurmak askeri diktatörlük döneminde olduğu gibi tekrar yasaklandı. PCE(r) ve GRAPO‘nun yedi üyesi o yıl polis tarafından öldürüldü. Martin Eizaguirre ve Fernandez Cario, Paris’te İspanyol gizli servisinin özel bir ekibi tarafından suikast sonucu katledildiler.
Nisan ve Mayıs ayları arasında GRAPO, Delgado de Codes‘un öldürülmesine yanıt olarak 30 silahlı eylem gerçekleştirdi. Bu eylemler sonucunda GRAPO Merkez Komitesi ve PCE(r) tarafından kör militarist taktiklere düştüğü için eleştirildi. Eleştirilere karşın GRAPO silahlı mücadeleyi sürdüreceğini ve uzun süreli bir süreç olduğunu açıkladı; ‘’Uzun Erimli Halk Savaşı stratejisini’’ savunarak, bu stratejiyi bir Avrupa ülkesinde uygulayacaklarını ilan ettiler.
17 Aralık 1979’da GRAPO‘nun beş tutsağı, GRAPO ve PCE(r) davası tutsakları tarafından aylarca kazılan bir tünelden Zamora hapishanesinden kaçtı (bazıları maden işçisiydi). Bu firar tutuklu devrimciler için motivasyon kaynağı, İspanya hükümeti için ise gerçek bir şoktu. Firardan sonra üç devrimci polis tarafından farklı yerlerde farklı zamanlarda katledildi ve diğer ikisi mücadeleye yeniden katıldıktan kısa bir süre sonra geri yakalandı.
Zindanlarda Direniş
1980 ve 1981 yıllarında GRAPO, destekçilerine karşı uygulanan baskılar nedeniyle zayıflamıştı. Ama yine de bu yıllarda GRAPO, İspanya İç Savaşında yapılan katliamlardan sorumlu iki emekli General ve bir Albay olmak üzere sekiz faşisti cezalandırdı.
1980-81 yıllarında GRAPO‘nun dokuz üyesi, polis tarafından katledildi. Bir PCE(r) militanı 1980’de işkence sonucu öldü ve 19 Haziran 1981’de, PCE(r) tutsağı Crespo Galende, siyasi tutsakların işkence, tecrit ve imha politikasına karşı başladığı açlık grevinde hayatını kaybetti. Tutsakların başlattığı açlık grevleri sonrası kazanımlarla tecrit koşulları kaldırıldı ve devrimci tutsaklar koğuş sisteminde kalmaya devam etti.
Ekim 1982’de yapılan seçimlerde sosyal-demokrat PSOE (İspanyol Sosyalist İşçi Partisi) iktidara geldi. PSOE, faşist politikaları devam ettiriyordu. İlk icraatı bir operasyonla Barselona’da GRAPO lideri Juan Martin Luna‘yı katletmek oldu. Seçimlerin göstermelik, hükümetlerin işbirlikçi olduğunu açıklayan GRAPO, silahlı mücadelede ısrar edeceğini yayınlarında açıklayıp, eylemleriyle kanıtlıyordu.

Devrim Vergisi
1983 ve 1984’te GRAPO yeni bir atılım sürecine girerek birçok silahlı eylem gerçekleştirdi. Bu süre zarfında yaklaşık 70 bombalı saldırı gerçekleştiren grapo nato hedeflerine saldırılar düzenlediler ve RAF tutsaklarıyla dayanışma göstermek için sansasyonel eylemler gerçekleştirdi.
Bu süre zarfında GRAPO durmuyordu… Nisan 1983’te, İşkenceci bir polis amiri ve korumasını Valensiya’da arabasına yerleştirilen bir bombayla cezalandırıldı.
Aynı yıl GRAPO maddi kaynaklar elde etmek için Devrim Vergisi bildirisi yayınlayarak sermayedarları canları karşılığında vergi ödemeye zorladı. 5 Eylül’de üç ayrı GRAPO savaşçısı sömürücüleri Devrim Vergisi ödemeye zorlamak için suikastlar organize etti. Madrid’de ödeme yapmayı reddeden bir işadamı vurularak öldürüldü ve Sevilla’da başka bir GRAPO ekibi tanınmış bir işadamı ve İşverenler Birliği başkanı olan Manuel de la Padure’yi kaçırıp, infaz etti. Bir Medya patronu ise karşı-devrimci propagandası nedeniyle misilleme olarak yaralandı. Bu, devrimci mücadeleyi sürekli olarak itibarsızlaştıran gerici kitle iletişim araçlarına bir uyarıydı. Artık savaş çetinleşmişti. GRAPO ve PCE(r)’ye karşı başlatılan saldırı çok sertti. Bir yandan şiddetli polis operasyonları diğer yandan düzen içi sol grupların ağır eleştirileri çok boyutlu saldırı aşamasının bir parçasıydı.
1985 yılı başında İspanyol siyasi polisi İspanya içindeki GRAPO militanlarının çoğunu yakalamayı başardı: çok sayıda cephanelik ve devrim vergisiyle toplanan paraya el koydu. Örgüt güç kaybediyor, militanlar içinde çözülmeler oluyordu. Örgüt içindeki tartışmalar bölünmelere sebep oldu.
Yıkım, Yeni Yeniden İnşa ve Acil İhtiyaçlar…
1985, GRAPO neredeyse yok olmuştu ancak çoğunluğu daha önce gerilla deneyimi olmayan yeni kuşak militanların fedakârlık ruhu ile varlığını korudu. 1985 ve 1986’da bazı banka kamulaştırmaları yaptılar, bazıları ters gitti ve yedi GRAPO üyesi yakalandı. Devrimci vergiyi toplayacak kadar güçlü olmadıkları için para ana sorun haline gelmişti; şehir gerillasını yeraltından başarılı bir şekilde geliştirmek için apartmanlara, arabalara ve tesislere ihtiyaçları vardı. Silahlara da acilen ihtiyaç vardı.
1987 küçük bir dönüm noktasıydı. Bazı başarılı banka kamulaştırmaları yaptılar ve Malaga şehrinde yerel polis karakoluna baskın gerçekleştirildi. Savaşçılar baskında kimseyi vurmadılar ve karakol cephaneliğe el koydular.
1988’de GRAPO, devrim vergisini tekrar toplamak için harekete geçti. 27 Mayıs’ta Galiçya Bankası Başkanı evinde vurularak öldürüldü; vergiyi ödemeyi reddetmiş ve GRAPO faaliyetlerine karşı polise fon sağlamıştı.
4 Ekim 1988’de GRAPO, Madrid’in merkezindeki bir polis karakolundan 800 kimlik kartı ve büyük bir cephanelik ele geçirmeyi başardı. Bu eylemde sadece bir polis vurularak öldürüldü. GRAPO bu eylemle yıllarca kullanacağı silahlarının çoğunu ele geçirmiş oldu.
Temmuz 1989’da GRAPO, Castellon’daki bir bankadan 148 milyon peseta (bir milyon dolar) kamulaştırarak para sorunlarını çözdü.

Tutsaklık ve Direniş
Kasım ayında GRAPO siyasi tutsakları, tecridin sona ermesi ve tek bir hapishanede birleşmeleri talebiyle süresiz açlık grevine başladılar.
Tıpkı Türkiye’den bildiğimiz Açlık grevlerindeki gibi tutsaklara işkence ve zorla müdahale edilerek direniş bitirilmeye çalışılıyordu. Buna karşılık GRAPO, açlık grevindeki tutsaklara müdahale eden işkenceci doktorları hedef almaya başladı!
27 Mart 1990’da bir GRAPO savaşçısı Zaragoza’da doktor Munoz’u cezalandırdı. GRAPO yaptığı açıklamada doktoru, “işkenceci” olarak adlandırdı. Açlık grevleri sırasında bir yargıcın bu tür işkenceleri durdurma emrini reddetmişti ve hükümetin imha planlarının kararlı bir destekçisiydi. Zorla beslemenin bir sonucu olarak açlık grevleri uzadı. 25 Mayıs’ta Jose Manuel Sevillano Martin, 177 günlük açlık grevinde hayatını kaybetti. GRAPO üyesiydi.
Bu süreçte GRAPO, fevri misilleme savaşına girmekten kaçınmaya karar verdi. Hızlı misillemeleriyle nam salan örgüt daha seçkin hedeflere yöneleceğini duyurdu.
Eylül 1990’da GRAPO, dört büyük şehirde: Madrid, Tarragona, Barselona ve Gijon’da bakanlıklara altı bomba yerleştirdi. Madrid’de üç bomba patladı; biri Borsa’da, diğeri Yüksek Mahkeme’de ve sonuncusu Ekonomi Bakanlığı’nda. Bu eylemlerin hiçbiri sivil can kaybına yol açmadı. Devlet kurumlarına yönelik eylemlerde militanlar ve sivil halktan can kaybı olmayışı halkın sempatisini arttırdığı için bu eylem tarzı GRAPO tarafından benimsendi.
1991 ve 1992’de resmi binalara yönelik bombalama kampanyası devam etti: Nisan 1992’de GRAPO Madrid’deki Ulusal Sanayi Enstitüsü ve İstihdam Bakanlığı’nı bombaladı, iki özel güvenlik yaralandı. Bomba yapımları sırasında gerçekleşen kazalar yüzünden deneyimli savaşçılarını kaybeden GRAPO 1993 yılında ABD savaş uçaklarına yakıt vereceğini açıklayan hükümeti protesto etmek için ülke genelinde yüzlerce yere bomba süslü pankartlar asıldı.
1994’te GRAPO eylemleri iç tartışmalar sebebiyle azalmıştı ve maddi kaynak sıkıntısı baş gösterdi. Bazı kamulaştırmalar yapıldı ve yarım milyon dolar kamulaştırıldı. Ocak ayında, genel grevin arifesinde Madrid’de iki bombalı eylem yapıldı, iki Vergi dairesi bombalandı.
1995’te GRAPO son birkaç yılın en önemli ve kararlı eylemlerinden birini gerçekleştirdi. 27 Haziran’da zengin iş adamı ve PREVIASA sigorta şirketinin başkanı olan Publio Cordon’u kaçırdı. Yaklaşık üç milyon dolar fidye aldıktan sonra 17 Ağustos’ta Barselona’da serbest bıraktılar. Bu eylemden kaynaklı Kasım ayında polis Barselona ve Valensiya’da üç GRAPO üyesini tutukladı ancak parayı bulamadılar.
1996 yılında tutsakların firarına yönelik çalışmalar örgütün bu yönde çalışmaları eylem sayısını düşürdü ve maddi kaynaklarını zorlamaya başladı. Soygun ekipleri üzerine kurulu birimleşme örgütün iç dinamiklerini dağıttı.
2000’lerin başında GRAPO’nun neredeyse tüm savaşçılarının soygun ve kamulaştırma eylemlerine yönelmesi aynı zamanda örgüt içi tartışmaların artması silahlı eylemlerinin azalmasına ve silahlı propaganda ile büyüyen halk sempatisinin azalmasına sebep oldu.
Paris’te sürgünde bulunan üyelerin üzerinde baskıların artması, İspanyol ve Fransız devletinin GRAPO’ya yönelik operasyonları örgütü pasifize etti. Özellikle yurtdışındaki GRAPO üyelerinin İspanya’daki militanlardan kopuk tartışmalar sürdürmesi örgütün hareketsizleşmesini hızlandırdı. Yakalanan yönetici kadroların sorguda çözülmeleri ve mahkemelerde çözülmesi sonucunda örgüt dağılma aşamasına geldi.

Toplumsal Hafızaya dair:
Tutsaklarla Dayanışma Dernekleri varlıklarını sürdürüyor. Bir dönem faşistlere kan kusturan ve onlarla Anladığı Dilden Konuşan GRAPO’nun, Faşist Diktatörlüğe karşı İspanya’nın halen süren Devrim ve Demokrasi mücadelesinde Silahlı Proleter Devrimciliğin 32 yıllık savaşında, sivil halka zarar vermeden, nitelikli devrimci şiddetin nadir örneklerinden biri olarak hikayesi anlatılmayı hak ediyor. Maoist, Halk Savaşı teorisini İspanya’nın özgün koşullarına uyarlayarak kendine has bir teori-pratik ortaya koymuştur.
GRAPO, proletaryanın kanı üzerine kurulan Franco’nun faşist rejimine karşı giriştiği amansız mücadele ve uluslararası sansasyonel eylemleriyle Avrupa ve İspanya tarihine damga vurmuştur. Bugün aktif olarak GRAPO tutsakları İspanya’daki çeşitli cezaevlerinde bulunuyor. Tutsaklarla dayanışma dernekleri ve örgütleriyle mücadelenin bir ayağı devam ediyor. GRAPO İspanya ve Avrupa’da yani canavarın beyninde savaşmanın ve devrimci iradenin neler yapabileceğini hatırlatıyor. Bu yazı eksiklikleriyle beraber GRAPO gibi bir örgütlenmenin tarihsel sürecini incelemiş ve hikayesini kısaca aktarmaya çalışmıştır.
Devrim için düşenler ve savaşanlar asla unutulmayacak…
Hasan Selim Sabah
Kaynakça:
Emperyalizm ve Proleter Devrimler, Areas.
http://www.presos.org.es/